Yanıklar ve Hastane Öncesi Yaklaşım
Isı, elektrik, kimyasal maddeler ve radyasyon gibi etkiler sonucunda deride ve diğer derin vüsut dokularında meydana gelen hasarlar yanık olarak tanımlanmaktadırlar. en sık karşımıza termal yanıklar olarka nitelendirilen ısı ile diret alakalı yanıklar karşımıza çıkmaktadır. termal yanıklar ateş, yada alev ile direk temas yada sıcak cisimler, (sıcak su, sıcak yağ, sıcak süt v.b.) ile oluşmaktadırlar.
Termal yanığa sebebiyet veren ajanların vücuda teması ile başlayan süreçte önce ısının vücut dokularına verdiği direkt hasar olusur. Bu hasar doku bütünlüğünü ve hücresel yapıyı tahrip ederek dokunun fonksiyonlarını yerine getirmesinde aksaklıklar oluşturur. Buna bağlı sekonder olarak dokulardan inflamatuar mediatörler ve histamin salınımı ile ödem gelişir ve hücre içi sodyum ve potasyum denge bozuklukları başlar. Yanık yüzeyi arttıkça durum daha dramatik hal alır ve hayati tehlikeye oluşturabilecek volüm kayıpları, enfeksiyon ve metabolik bozukluklar gibi durumlar hızla gelişebilir.
Yanık durumlarında yanığın boyutu, lokalizasyonu ve derinliği önem arzetmektedir.
Yanığın Boyutu
Yanıktan etkilenen bölgenin vücudun ne kadar bir alanını kapladığı sorusunun cevabını bulmak yanığın metabolizma üzerindeki etkilerini, ileri tedavi planının şekillendirilmesinde ve tedavi merkezinin seçiminde etkili faktörlerden bir tanesidir. Genel olarak pratikte “wallace’ in 9′ lar kuralı” olarak nitelendirilen bir sistem ile hastane öncesi alanda yanığa maruz kalan vücut bölgelerinin, tüm vücuda olan oranını 9 ve dokuzun katları olarak yüzdesel bir şekilde belirleyebiliriz.
Bu değerlendirme skalasına göre yetişkinlerde, perine bölgesi vücudun %1 ini oluşturmaktadır bunun dışında her bir üst ekstremite %9′ unu, her bir alt ekstremite vücudun %18′ ini, toraks ve batının ön yüzleri %18′ ini, toraks ve batının arka yüzeyleri %18 ini ve baş bölgesi vücudun %9′ unu oluşturmaktadır. Çocuklarda ise, anatomik farklılıklar nedeni ile bu kural Tam olarak işlememektedir. Bu durumda çocuğun bir elin içi vücudun %1′ i olarak kabul edilecek bunda göre yanık yüzdesi hesaplanmalıdır.
Yanığın Derinliği
Yanığın şiddetini etkileyen belkide en önemli etkendir yanığın derinliği. yanığa sebebiyet veren ajanın derinin üst katmanından başlayarak, hangi dokulara kadar zarar verdiğinin belirlenmesidir. Bu amaçla yanıklar 4 gruba ayrılmaktadır.
Birinci derece yanıklar
Sadece derinin en üst katmanı olan epidermis de yanık hasarının oluştuğu durumlardır. yanık hasarı yüzeyeldir. Ciltte kızarıklıklar ile kendini belli ederler. Ciltte ağrı mevcuttur, ancak herhangi bir bül oluşumu mevcut değildir. Acil bakıma ihtiyaç duymadan kendiliğinden tamamen iyileşebilen yanıklardır. Güneş yanıkları buna en iyi örneklerdendir.
İkinci derece yanıklar
Epidermis ve dermisin bir kısmının yanık nedeni ile hasar gördüğü durumlardır. Yanan bölgede bül oluşumu mevcuttur. oldukça ağrılı bir durumdur. bazı durumlarda kıl folikülleri ve salgı bezlerinin bir kısmıda hasara uyrayabilir. Bölgedeki kapiller yapı hasar görmül olabilir. Bu nedenle iyileşme süresi uzar. Bu tür yaralanmalarda iyileşme sonrasında skar dokusu kalma ihtimali çok yüksektir. deri bütünlüğü bozulduğu için enfeksiyona yatkın yaralanmalardır.
Üçüncü derece yanıklar
Derinin tüm katmanları ile yandığı durumlar olarak tanımlanmaktadır. Deride ağrı duyusu kaybolmuş yanık bölgenin rengi pembe-kırmızıdan kahverengi ve beyazımsı, sarımsı renge dönmüştür. kendiliğinden iyileşmezler. Cerrahi müdahale ve iyi bakım gerektiren yaralanmalardır. Enfeksiyon, ödem, ihtimali çok yüksektir. cerrahi müdahale sonrasında bile skar dokusu ile iyileşirler. Yanık yüzdesi ve lokasyonunu göz önünde bulundurularak yanık ünitesi olan bir merkezde tedavi edilmelidirler. Bu tip yanığa maruz kalan hastalarda yine yanık yüzdesine bağlı olarak ciddi volum kayıpları gelişebilmektedir.
Dördüncü derece yanıklar
Deri, kas doku ve bazı durumlarda kemik dokunun dahi yanıktan etkilendiği durumlardır. Çok ciddi yanıklardır. hayati organ disfonksiyonu ile birlikte ölüm ile sonuçlanabilir.
Mutkala yanık merkezlerine tedavi edilmelidirler. Volum kaybı ve enfeksiyon riski en üst seviyededir.
Yanıkların Sınıflandırılması (Majör, minör ve orta seviye)
Yanıklar yanık yüzdelerine ve derecelerine göre majör minör ve orta düzey yanıklar olarak sınıflandırılmaktadır.
Majör Yanıklar: İnhalasyon yanıkları, yüz – boyun yanıkları, perine yanıkları, Elektrik yanıkları, diğer tavmalarla birlikte olan ve kırıklarla birlikte olan yanıklar, ve krohik hastalığı olan, hassas hasta gruplarında görülen yanık olguları majör yanıklar olarak değerlendirilmelidir. Yine %10 dan fazla 3. derece yanığı olan kişiler, %20 den falzla 2. derece yanığı olan, 10 yaş altı ve 50 yaş üstü bireyler ve %25 den fazla 2 derece yanığı olan tüm kişiler majaor yanık sınıfında değerlendirilmelidir.
Orta Seviye Yanıklar: %10 dan az 3. derece yanıklı kişiler, %10-20 arasında 2 derece yanığı olan 10 yaş altı ve 50 yaş üstü bireyler, %15-25 arasında 2. derece yanığı olan 10-50 yaş arasındaki bireyler orta seviyeli yanık olarak değerlendirilmelidir.
Minör Yanıklar: %2′ den az 3. derece yanıklar, %10′ dan az 2. derece yanığı olan 10 yaş altı ve 50 yaş üstü bireyler, %15 den az 2. derece yanığı olan tüm vakalar minör yanık olarak değerlendirilmelidir.
Yanık Olgularında Hastane Öncesi Tedavi
- Olay yeri güvenliğini sağla. Hasta kapalı alanda bulunuyorsa CO2 zehirlenmesine karşı uyanık ol.
- ABCDE değerlendirmesini yap
- Hastanın kıyaferlerini keserek çıkart. Metal takıları ve yüzükleri keserek çıkart.
- Hastanın havayolunu hızlıca değerlendir. İnhalasyon yanığı bulgularını değerlendir. İnhalasyon yanığı durumlarında ödem sonucu gelişebilecek hava yolu tıkanıklığı nedeni ile erken entübasyon düşün.
- Hastaya %100 oksijen başla.
- Yanık hasarı olmayan bir extemitelerden IV erişim sağla. Mümkün değilse İO yol düşün. Tüm extremiteler de yanık hasarı mevcut ise External juguler veni kullanmayı düşün. Ringer Laktat yada %0,9 NaCl ile damar yolunu aç (Ringer Laktat ilk tercih).
- Solunum seslerini değerlendir. Wheezing varlığında salbutamol nebül yada kullanabilecek durumdaysa inhaler ver.
- Hastanın kardiyak, KB ve SpO2 monitörizasyonu yapılmalıdır.
- %15’in üzerindeki yalıklarda volüm kaybına karşı, sıvı resüsitasyonuna başla. gerekli sıvı miktarını belirlemek için “Parkland” formülünü kullan.
Parkland Formülü:
Yetişkin hasta:
İlk 24 saatte gidecek sıvı miktarı= RL 4 ml x Yanık Yüzdesi x Hastanın kilosu
Bulunan miktarın %50 si ilk 8 saatte kalan %50′ si 16 saatte gidecek. (%50 üzeri yanıklarda yanık yüzdesi %50 olarak alınmalıdır.)
Çocuk hasta:
İlk 24 saatte gidecek sıvı miktarı= RL 3 ml x Yanık Yüzdesi x Hastanın kilosu
Bulunan miktarın %50 si ilk 8 saatte kalan %50′ si 16 saatte gidecek.
Örnek hesaplama:
90 kilo, %35 yanık alanı olan hastayı ele alalım.
4 ml x 35 x 90 = 12.600 ml. İlk 8 saatte 6.300 ml, kalan 16 saatte 6300 ml gidecek.
- Tüm yanık yüzeyi %0,9 NaCl soluşyonu ile ıslatılmış, “Steril” pansuman malzemeleri ile kapat.
- Özel yanık örtüleri mevcutsa yanık yüzeyin kapatılması işlemi, bu malzemeler kullanılarak yapılabilir.
- Analjezi amaçlı morfin 0.1 mg/kg dozunda IV yavaş olarak uygulanabilir. Aynı doz IM olarak da verilebilir. (Max: 10 mg)
- Hastaya foley kateter yerleştirin ve idrar çıkışına takip edin. 0.5 1 ml/kg/saat olmasına dikkat edilmelidir.
- Hastanın mutlaka tedavisinin yapılabileceği, ” yanık ünitesi olan bir birime transportu sağlanmalıdır.